SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

CUM’A BAHSİ

<< 883 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

73 - (883) حدثنا أبو بكر بن أبي شيبة. حدثنا غندر عن ابن جريج. قال: أخبرني عمر بن عطاء بن أبي الخوار؛

 أن نافع بن جبير أرسله إلى السائب، ابن أخت نمر، يسأله عن شيء رآه منه معاوية في الصلاة. فقال: نعم. صليت معه الجمعة في المقصورة. فلما سلم الإمام قمت في مقامي. فصليت. فلما دخل أرسل إلي فقال: لا تعد لما فعت. إذا صليت الجمعة فلا تصلها بصلاة حتى تكلم أو تخرج. فإن رسول الله صلى الله عليه وسلم أمرنا بذك. أن لا توصل صلاة بصلاة حتى نتكلم أو نخرج.

 

[ش (المقصورة) هي الحجرة المبنة في المسجد. أحدثها معاوية بعدما ضربه الخارجي].

 

{73}

Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Gunder, İbni Cüreyc'den rivayet etti. Demişki: Bana Ömer b. Atâ' b. Ebi'l-Huvâr haber verdiki:

 

Nâfi' b. Cübeyr, kendisini Sâib ibni Uht-i Nemir'e göndererek Muâviye'nin namaz hususunda onda gördüğü bir şey'i sordurmuş. Sâib şu cevâbı vermiş:

 

«Evet, ben onunla birlikde Maksûre'de cum'a namazını kıldım. İmam selâm verince ben olduğum yerde ayağa kalkarak namaz kıldım. (Muâviye) içeriye girince bana:

 

— Bir daha böyle yapma! Cumâ'yı kıldığın vakit konuşmadıkça yahut oradan çıkmadıkça ona başka namaz ekleme. Çünkü Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize, bunu (yani) konuşmadıkça yahut mescıdden çıkmadıkça hiç bir namazın, başka namaza eklenmemesini emretti dıye haber gönderdi.»

 

 

(883) وحدثنا هارون بن عبدالله. حدثنا حجاج بن محمد. قال: قال ابن جريج: أخبرنا عمر بن عطاء ؛ أن نافع بن جبير أرسله إلى السائب بن يزيد، وساق الحديث بمثله. غير أنه قال: فلما سلم قمت في مقامي. ولم يذكر: الإمام.

 

{….}

Bize Hârûn b. Abdillâh rivayet etti. (Dediki): Bize Haccâcu'bunu Muhammed rivayet etti. Dediki: İbni Cüreyc: Bana Ömer b. Ata' haber verdiki, Nâfi' b. Cübeyr, kendisini Sâib b. Yezîd İbni Uht-i Nemir'e göndermiş... diyerek hadisi yukarki hadîs tarzında rivayet etti. Şu kadar var ki Amr (burada) :

 

«Selâm verince olduğum yerde ayağa kalktım.» demiş: «imam» ı zikretmemişdir.

 

 

İzah:

Bu hadîslerin bâzıları cum'a namazından sonra dört rek'at, bâzıları da iki rek'at sünnet kılınacağına delâlet etmektedirler.

 

Nevevî diyor ki: «Bu hadîslerin cumâ'nm farzından sonra sünnet kılmanın müstahab olduğu ve sünneti kılmağa teşvik olduğu gibi sünnetin en az iki. en çok da dört rek'at kılınacağına tenbih vardır. Yâni Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

 

Biriniz cumâ'dan sonra namaz kılacaksa, dört rek'at olarak kılsın; buyurmakla sünnetin dört rek'at kılınmasına tembih buyurmuş, emir sîgasi ile de buna teşvîkde bulunmuşdur.

 

(Sizden kim namaz kılacaksa...} buyurması, bu namazın vâcib değil; sünnet olduğuna tenbîh içindir, dört rek'atı faziletinden dolayı zikretmiş, bazen de sünnetin en az iki rek'at kılınacağını beyân için, onu iki rek'at kılmışdır. Malûmdur ki Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ekseri vakitlerde cum'a namazının sünnetini dört rek'at olarak kılardı. Çünkü dört kılmayı bize de emir buyurmuş; teşvîkde bulunmuşdu. Emrettiği bir hayrı işlemeğe kendisi elbette herkesden ziyâde rağbet ve hırs gösterir ve bu husûsda herkesden evlâdır.»

 

Babımızın (882 / 71 numaralı) hadîsinde râvî Yahya'nın: «Zannederim sonra kılardı, diye okudum. Yahut: Yüzde yüz öyle okudum.» demesi. «Sonra kılardı.» ifâdesini okuyup okumadığında tereddüt ettiğindendir. Ancak buradaki tereddütü zan ile yakîn arasındadır. Yâni bu kelimeyi ya yüzde yüz okudum, yahut okuduğumu zannediyorum, demek istemişdir. Yahya büyük bir âlim ve hafız olmakla beraber pek ziyâde verâ' ve takva sahibi olduğundan bir çok hadîslerin lâfızlarında şüphe edermiş. Hattâ Kadı İyâz'in beyânına göre kendisine «şekkâk» yâni şüpheci Yahya derlermiş.

 

Maksure: Mescidin içine yapılan odacıkdır. Bunu ilk defa ihdas eden Hz. Muâvİye olmuşdur.